Evet, yurtiçinde de borsanın % 1.5, Türk Lirasının % 3.8 değer kaybettiği faizlerin % 0.4 yükseldiği negatif bir seyir vardı ama 2015 gibi bir yılı geride bırakan yurtiçi piyasalar için bu tablo pek sıra dışı değil.
Geçen yıl piyasaları en çok korkutan başlıklar Çin ve Petrol olmuştu. 2016 yılının ilk haftasında her iki cepheden birden esen sert negatif akım dünyayı 220 volt elektriğe kapılmış bir ruh haline soktu.
Bu yetmezmiş gibi S.Arabistan ile İran restleşti, aman eksik kalmayalım diyen K.Kore bomba provası yaptı.
Gelişmiş ülkelerde borsalar bu 5 işlem gününde ortalama % 6,5 değer kaybederken korkunun dermanı altın ( dolar bazında ) % 4 prim yaptı.
Çin’de neler oluyor ?
Çin tarafında sorun kur kaynaklı. Çin dalgalı kur politikası uygulamıyor, dövizin değerini devlet belirliyor. Geride kalan 30 ayda eyvah FED furyasında gelişmiş ülkelerde dolar % 20, gelişenlerde % 60 değer kazanmıştı. Ancak Çin’de devlet doları 31.12.2015 ‘e kadar olan perdede % 5,3 arttırmıştı.
Geçen hafta Çin yönetimi doları % 2 kadar daha yükseltti. Aslında normal bir kur ayarlaması. Çünkü Çin parası pahalı kalınca dünyaya mal satmakta zorlanıyor. Ancak söz konusu ayarlamayı yapan Çin olunca ( hayvanat bahçesindeki fil ) ortalık da toz duman oluyor. Dile kolay dünyanın ikinci büyük ekonomisi.
Başlıyor, felaket senaryoları. Çin’e mal satanlar ne yapar, Çin’den sermaye çıkışı yaşanırsa dengeleri sarsılır, zaten bankaların da sorun var. Başımıza Çin düşeceğe doğru yol alıyor korku falları.
Petrol yangına neden olur mu ?
Çin yetmezmiş gibi dünyanın asıl derdi petrol fiyatları. 3 yılı aşkın süre 110 dolara yakın seyreden petrol fiyatları 2014 yılında % 52 değer kaybederek 57 dolara 2015 yılında ilave % 35 kayıpla 37,5 dolara gerilemişti.
Yukarıda gördüğünüz kayıplar yıllık oranlar. 2016 yılının sadece ilk haftasında petrol % 11 daha değer kaybederek 33 dolara indi. Artık petrol üreticisi ülke ve şirketlerde bıçak kemiğe dayandı.
Kendinizi onların yerine koyun. Kazancınınız 18 ayda 1/3’üne gerilese ne yaparsınız ?
Dünyanın petrol üretimi ile ilgisi olmayan kesiti de işte kara kara bunu düşünüyor. Ülke ve şirketler bazında bir iflas dalgası baş gösterir, domino etkisi ile bütün mahalleyle yayılır ve 2008 mortgage krizinin yaralarını yeni yeni sarmaya başlayan dünya ekonomisi bir anda kendini yeni bir krizin ortasında bulur mu sorusuna yanıt aranıyor.
Dünya krize mi sürükleniyor ?
Endişe kaynağı başlıklar elbette var. Türkiye de dahil hemen her ülkenin pek çok konuda sorunu var. Özellikle de petrol üreticisi kesim yakınmakta, kaygı duymakta son derece haklı.
Kaldı ki bugün dünyada uç veren sivilceler bir gün gerçekten yaşanacak krizin merkez üsleri olacak. Ama ne zaman ? İşte bütün mesele bu.
Tasarruflarınıza adres seçerken de işletmenize yönelik stratejileri belirlerken de bu sorunun olası yanıtlarını ve olasılıklarını aramanız gerekiyor.
Ekonomiler normal hayattan farklı değil. Sorunlar, riskler yaşamın bir parçası. 2008 mortgage krizi kapitalizmin temellerini sarsan tarihi bir badireydi. Bunu yaşayan hele de zararını görenler psikolojik etkisinden sıyrılamıyor. 7 yıldır kriz çıkacak korkusu ile evden dışarı kafasını uzatmaya korkan adam biliyorum.
Sizinle 3 yıldır paylaştığım üzere ben 2018-2021 arasında dünya genelinde 9-18 aylık bir perdeyi sert negatif geçmeye aday buluyorum. Ülke ve / veya ülke grupları içinde gösterimin bu karesinde krize girenler de olacaktır.
Türkiye’nin de son 30 ayda sarsılan güveni tamir edemez, kaybettiği irtifanın önümüzdeki 2 yıl bir kısmını geri kazanamasa bu perdede tehdit altında olacağını düşünüyorum. Ancak 2016 yılında ne Türkiye’de ne dünyada ekonomik bir kriz beklemiyorum.
Kriz nedir ?
Uyan uyan Türkiye ekonomisi zaten aylardır krizde diyenler var bu satırları okurken eminim. O zaman bu şarkı onlar için gelsin ;
Son iki buçuk yılda dolar % 68 değer kazandı. Döviz borcu olanlar, ithalat yapanlar güçlükler yaşıyor. Bu elbette hafife alınacak bir gelişme değil. Ama buna kriz diyemeyiz.
Gerçek kriz kur şoku ile sert ekonomik daralmanın eş zamanlı yaşanmasıdır. Dünya mortgage krizi ile sarsılırken Türkiye ekonomisi de sert bir resesyona girmiş 2009 yılında 9 aylık bir kesitte ekonomi % 10 daralmaya sahne olmuştu.
Bunun Türkçesi şirket satışları ortalama % 25 azalmış, karlar uçmuş yığınlar işsiz kalmıştı. Ancak eş zamanlı olarak bir kur şoku yaşanmadığı için darbe alsak da hızla toparlanmıştık.
Hem kur şoku hem sert resesyonun eş zamanlı yaşanmasının ekonomi üzerinde yıkıcı etkisi çok daha sert oluyor. Dünyanın sonu değildir, krizler yeni zenginler ve yeni fakirler yaratır ama gerçek bir krizi takiben reel ekonomide toparlanma zaman alır.
Dünya bu sorunları aşabilecek mi ?
Petrol fiyatlarındaki gerileme ile Rusya çok zor duruma düştü. ABD bu cepheden terbiye ediyor Rusları ve Arabistan da buna destek veriyor. Ancak olası bir yangın mahallenin ağa babası ABD ‘yi de vuracağı için iş bu noktaya gelmez. Ruslar titrer ama ölmezler.
Ben petrol piyasasında İran faktörünün önden yüklemeli biçimde fiyatlandığını düşünüyorum. İran’ın yaptırımların kaldırılması ile satıcı cenaha dahil olması petrol arzını yükseltecek.
Halihazırda arz fazlası ile fiyatı gerileyen petrol, arz daha da artacak diye değer kaybediyor. Bir nevi beklenen kötü haber olan bu faktör gerçekleşene kadar petrol fiyatlarında ciddi bir yükseliş sürpriz olur.
Ancak vaka gerçekleştikten sonra petrol fiyatlarında en azından bir dengelenme beklemek piyasa gelenekleri ile daha uyumlu.
Baştan beri petrolde arz fazlasından kaynaklanan bu değer kaybının ABD ‘nin dış politika stratejisinin bir sonucu olduğunu düşünüyorum. Aynı ABD petrol üreticilerinin merkez üssü olacağı ama onlarla kalmayıp tüm dünyaya yayılabilecek bir tsunamiyi hele de seçim yılında asla istemez.
Bu nedenle de petrol fiyatlarındaki gerilemenin derinleşmesini beklemiyor, İran beklentisinin gerçekleşmesini ve ABD – Rusya arasında yeni Suriye’ye ilişkin pazarlıkların sona ermesini takiben bu cephede kara bulutların dağılacağını tahmin ediyorum.
Çin tarafında ise bir geçiş süreci yaşanıyor. Ne dünya Çin’i ithalatı ile mest edecek kadar yüksek bir ekonomik akviteye sahip ne de Çin dünyaya sattığı ile yetinecek kadar küçük.
Çin iç talebinde etkili olduğu yeni ve görece daha düşük hızda bir büyüme modeline evriliyor. Bunun zaman zaman sancıları yaşansa da bir krize dönüşmesini beklemiyorum.
Piyasalar
Kasvetli geçen ilk haftada dünya borsaları 2015 getirilerinin nerede ise tamamını geri verdi ve son bir yıllık performanslarda büyük bölümü negatif getiriye döndü.
Gelişen ülkeler yılın ilk haftasında satış ordinolarında ikinci planda kaldı ve daha az düşerek örtülü bir pozitif ayrışmaya sahne oldu.
Ben bu durumun tesadüften öte bir anlamı olduğunu ve ( kısa bir süre içinde ) toz duman yatıştıktan sonra start alacak gelişen ülkeler rallisinin ipucu olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum.
Bu bakıma gerek döviz gerek hisse senedi gerek ise tahvil cephesinde geçen hafta paylaştığım 2016 beklentilerim geçerliliğini koruyor.
Peki bu toz duman ne zaman yatışır ?
Kilit faktörün petrol fiyatlarındaki seyir olmaya devam edeceğini düşünüyorum. Petrol hafta içinde dengelenmeye sahne olursa Dow Jones ( ABD ) endeksinde 16.100, BIST 100’de 69.000,
Petrol fiyatlarında gerileme 29-30 dolar bandına kadar sürerse Dow Jones’da 15.750, BIST 100’de 67.500 seviyesini taban adresi olma potansiyeli yüksek koordinatlar olarak görüyorum.
Haftanın en iyi performansına imza atan altında ons olarak 1130 $’ı, gram fiyatta 110 TL’yi , USDTRL cephesinde 3,05-3,07 bandını, EURTRL ‘de 3,38 seviyesini ve tahvil faizlerinde % 11,5 – 11,7 bandını rotayı kalıcı biçimde aşağı çevirebilecek güçlü direnç seviyeleri olarak görüyorum.
Haftaya buluşmak dileği ile...
@eralkarayazici